hold out

English-Turkish Translation

  1. (a) sunmak, takdim etmek, (b) uzatmak.
    hold out your hand! (c) dayanmak, varlığını sürdürmek,
    devamlı/sürekli olmak.
    Our supplies would not hold out much longer. (d) direnmek, boyun/baş eğmemek, teslim olmamak.
    The soldiers held out for ten days until help arrived. (e)
    argo gizlemek, saklamak, gizli tutmak, açıklamamak.
    to hold out important information.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

holdout
geciktirme, oyalama. Noun
holdout
geciktiren/oyalayan (kimse): daha elverişli koşulları bekleyerek sözleşme imzasını geciktiren kişi. Noun
holdout
toplumsal eyleme/girişime katılmayan kimse. Noun
how long will the food hold out
yiyecekler daha ne kadar dayanır ?
hold out a hand to sb
birine yardım eli uzatmak Verb
hold out a promise to sb
birini bir şey için ümitlendirmek Verb
hold out against
mukavemet etmek Verb
hold out against an attack
saldırıya karşı direnmek Verb
hold out an inducement to sb
birini kışkırtmak Verb
hold out at sb
(US) birinden gizlemek Verb
hold out bright prospects
parlak beklentileri olmak Verb
hold out bright prospects to sb
birine geleceği parlak ve renkli göstermek Verb
hold out for
(sözleşmede bir koşul üzerinde) israr etmek.
hold out for higher price
daha iyi fiyat teklifi beklemek Verb
hold out hope
ümit etmek/ummak, ümidini kesmemek.
He can hold out no hope for success.
hold out little hope for recovery
iyileşmek için pek ümidi olmamak Verb
hold out on
'den bilgi saklamak Verb
hold out rewards
ödül vaat etmek Verb
hold out the prospects of a new flat
yeni bir daireye geçmeyi düşünmek Verb
hold out to the end
sonuna kadar dayanmak Verb
hold itself out as ...
kendini ... olarak göstermek Verb, Law
hold itself out as...
kendini ... olarak tanıtmak Noun, Law
hold oneself out as a partner
(US) ortaklığını teklif etmek Verb
hold something out
birşeyi uzatmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database